MERYEM SEVİNÇ BAŞVURUSU
1- İstanbul Aydınlık Gelecek Üniversitesi’nde (AGÜ) öğretim görevlisi olarak çalışan avukat Meryem Sevinç, hukuk fakültesinde insan hakları hukuku kürsüsüne bağlı olarak Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Bağlamında Temel Hak ve Özgürlükler isimli bir seçmeli ders vermektedir. Sevinç, derslerinde Türkiye’de ve dünyada o hafta içerisinde meydana gelen hak ihlallerini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından örnekler vererek anlatmaktadır.
2- 4 Nisan 2015 tarihinde gerçekleştirilen vize sınavında da buna yönelik bir soru soran Sevinç, öğrencilerinden aşağıdaki olay bağlamında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) taraf devletlerin yaşam hakkı ve etkili soruşturma yürütme yükümlülüklerini anlatmalarını istemiştir.
“(…) 1994 yılında bölgedeki köylerin varlığı devam ettiği sürece terörle mücadelede başarılı olunamayacağına karar verilmiş ve köylerin boşaltılması için askeri operasyonlar düzenlenmiştir. Bölgedeki köylerin neredeyse tamamının bombalandığı ve boşaltıldığı bu operasyonlardan biri de 26 Mart 1994 tarihinde Şırnak’ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerinde gerçekleştirilmiş ve uçaklardan atılan masa büyüklüğünde bombalar nedeniyle 38 kişi hayatını kaybetmiştir.
Ölen kişilerin herhangi bir dini tören yapılmaksızın toplu mezarlara gömülmesi ve köylerde sağ kalan sivillerin başka illere göç etmesi ile sonuçlanan olaya ilişkin olarak, yakınlarını kaybeden kişilerin adlî makamlara yaptığı şikayetlerde ise 2012 yılına kadar herhangi bir adım atılmamıştır.
AİHS’ye taraf Türkiye’de gerçekleşen yukarıdaki olayda anlatılan katliamın sonucunda meydana gelen hak ihlallerini AİHM içtihadı doğrultusunda değerlendiriniz.”
3- Sınav sonrası 7 Nisan 2015 tarihinde yapılan derste öğrencilerinin sorularını cevaplayan Meryem Sevinç, Burak Aziz isimli bir öğrenci tarafından “terörle mücadele gibi AİHM tarafından da meşru kabul edilen bir amaç taşıyan devleti, derslerde sürekli olarak katliam yapmakla itham etmekle” suçlanmıştır. Meryem Sevinç ise, söz konusu sınav sorusunun yaşanmış bir AİHM kararına dayandığını, özellikle 90’lı yıllarda yaşanan işkence ve ölümlerden devletin sorumlu olduğuna dair pek çok AİHM kararı olduğunu söylemiştir.
4- Burak Aziz, aynı gün evine gittikten sonra Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) bir başvuru yapmıştır. Aziz başvurusunda, “Meryem Sevinç’in derslerde sürekli devleti kötülediği, hükümeti insan hakları konusunda eleştirdiği, sınavlarda da bu şekilde sorular sorup istediği yanıtları vermeyenlere düşük not verdiğini” yazmıştır. 24 Nisan 2015 tarihinde “konunun savcılığa ve üniversiteye bildirildiği” yönünde BİMER’den bir cevap gelmiştir.
5- 27 Nisan 2015 tarihinde hukuk fakültesi dekanı Mehmet Dökmez, Meryem Sevinç’i yanına çağırarak hakkında BİMER’e yapılan şikayetten bahsetmiş ve daha dikkatli olmasını istemiştir.
6- Bu arada, 25 Mayıs 2015 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Meryem Sevinç hakkında derslerde örgüt propagandası yaptığı ve devleti aşağıladığı yönündeki ihbarı dikkate alarak 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca örgüt propagandası yapma suçundan soruşturma başlatmış, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesine göre soruşturma başlatmak için ise Adalet Bakanı’ndan izin talep etmiştir. Adalet Bakanlığı aynı gün içerisinde soruşturma iznini vermiştir.
7- 26 Mayıs 2015 tarihinde Savcı Selim Ünlü, gecikmesinde sakınca bulunan bir hâl olduğu gerekçesiyle Meryem Sevinç’in avukatlık bürosunun aranmasına ve Sevinç’in gözaltına alınmasına karar vermiştir.
8- Aynı gün Meryem Sevinç’in iki avukat arkadaşı ile ortak kullandığı ofisinde, stajyer avukat eşliğinde arama yapan polis, Meryem Sevinç’in bilgisayarına ve bürodaki avukatlar tarafından ortak olarak kullanılan hard diske el koymuştur.
9- Meryem Sevinç’in avukatlık ofisinde arama gerçekleştiği sırada bir grup polis de hukuk fakültesine gelmiş ve ders verdiği sırada sınıfa girerek Meryem Sevinç’i ters kelepçe uygulamak suretiyle gözaltına almıştır. Sevinç, herhangi bir kötü muamele emaresine rastlanılmayan sağlık kontrolünün ardından, ifadesi alınmak üzere Terörle Mücadele Şubesi’ne (TEM) götürülmüştür. Sevinç, bir kez de, Savcılık’a götürülmeden önce adlî tıpta muayene edilmiştir. Muayene sonucu hazırlanan raporda vücudunun çeşitli yerlerinde darp ve cebir izine rastlandığı görülmüştür.
10- Savcılık önündeki ifadesinde, ofisinde usûle aykırı arama gerçekleştirilmesi ve öğrencilerinin gözü önünde kelepçelenerek üniversiteden çıkartılması nedeniyle ilgili polislerden şikâyetçi olan Sevinç, tutuklanması talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmiş, burada kaçma ve delilleri karartma şüphesi gerekçe gösterilerek yurtdışına çıkış yasağı kararı ile tutuksuz yargılanmasına karar verilmiştir.
11- Üç gün sonra bir psikiyatriste başvuran Sevinç için, gözaltına alınırken öğrencilerinin önünde kelepçelenmesi ve darp edilmesi nedeniyle yaşadığı psikolojik travma sonucu 20 gün iş göremez raporu verilmiştir. Bu rapor daha sonra akut depresyon nedeniyle birkaç kez daha uzatılmıştır.
12- Meryem Sevinç, 3 Haziran 2015 tarihinde tekrar Savcılık’a giderek polisler hakkında, hukuka aykırı olarak avukatlık ofisinde arama gerçekleştirdikleri ve işkence yasağını ihlâl ettikleri iddiasıyla şikayette bulunmuştur. Savcılık’tan şikayetlerine ilişkin bir cevap gelmemesi üzerine bilgi almak amacıyla 9 Kasım 2015 tarihine kadar Savcılık’a her gidişinde sorumlu polislerin tespit edilmesiyle ilgili sürecin devam ettiği yanıtını almıştır. 13 Kasım 2015 tarihinde Savcılık şikâyet hakkında takipsizlik kararı vermiştir. 18 Kasım 2015 tarihinde takipsizlik kararına yapılan itiraz da 20 Ocak 2016 tarihinde reddedilmiştir.
13- Bu arada, 2 Temmuz 2015 tarihinde Meryem Sevinç hakkında, Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrası ve Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi uyarınca dava açılmış, 21 Ocak 2016 tarihinde, Meryem Sevinç’in, sırasıyla, 1 yıl 8 ay ve 1 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Meryem Sevinç olayını PDF formatında indirmek için tıklayın: Meryem Sevinç Olayı