“Verdiğin savaş ne kadar büyükse, kazanacağın zafer de o kadar büyük olur.” K. Ateşci (2013)
Strazburg bu yolculuğun ilk durağı idi. Oraya varabilmek için başka şehirlerde silinebilir izler bıraktık. İlk gün serbest zamanımız vardı. Ekip arkadaşlarım ve yeni tanıştığımız insanlar ile Strazburg’u keşfe koyulduk. Büyük bir şehir olmadığı için yürüyerek gezmeyi tercih ettik çünkü bu şehirde kalıcı izler bırakmak istiyorduk. Yasin ve Osman’ın ilk yurt dışı deneyimiydi ve bu durum onlar kadar beni de heyecanlandırıyordu.
Strazburg sokaklarında o gün sonbahar sessizliği ve yağmurlu bir hava vardı. İlk olarak Notre Dame Katedraline gittik. O dar sokakların oldukça büyük ve ihtişamlı bir yere çıkması unutulmayacak kadar güzeldi. Daha sonra yağmurun başlaması ile ayaklarımızın bizi götürdüğü yere gittik.
İkinci gün ise tüm arkadaşlarımız, Yard. Doç. Dr. Serkan Köybaşı ve Öğr. Gör. Mehmet C. Uzun ile Avrupa Konseyine gittik. İlk olarak konseyde çalışan Türkiyeli bir görevli konseyin yapısı, işleyişi ve görevi hakkında bizleri bilgilendirdi.
Daha sonra ise Türkiye’yi temsil eden ve aynı zamanda milletvekili olan Serap Yaşar öncelikle konseyin işleyişinden bahsetti. Buna ek olarak soru cevap kısmına geçtik. Milletvekillerinin ülkemizi konseyde nasıl temsil edeceğini anlattı ve son olarak mülteci sorununun görüşüldüğü bir oturumu izledik.
Bu güzel eğitim bittikten sonra 21 Haziran Dünya Müzik günü kutlamalarına katıldık. Şarkılar söyledik, dans ettik. Yani hem ruhumuzu hem de aklımızı doyurduğumuz bir gün yaşadık.
22 Haziranda ise bizi en çok etkileyen yerlerden biri olan AİHM’e gittik. “Khlaifia and Others“ davasını seyrettik. Oturumdan sonra ise AİHM’de görev yapan Türkiyeli avukat bizlere AİHM’in yapısından ve işleyişinden bahsetti. Bunlara ek olarak AİHM’de nasıl yaz stajı yapılabileceğini, nasıl avukat ya da hakim olunabileceğini anlattı. Sonrasında en eğlenceli kısım olan, kendisine yönelttiğimiz soruları yanıtladı ve eğitim sona erdi. Akşam ise arkadaşlarımız ve Raoul Wallenberg Enstitüsünden Seda Alp Hanım ve Serkan Hoca ile akşam yemeği yiyerek Strazburg maceramız sona erdi.
23 Haziranda akşamüzeri Den Haag’a vardık. Otelimizden merkeze inip şehri gezdik. Şehrin başkent soğukluğunun yanında gizemli bir çekiciliği vardı. O gün yaklaşık 27.000 adım atmıştık. Bir sonraki gün ise Uluslararası Ceza Mahkemesine gittik. Mahkeme ile ilgili tanıtım yapıldıktan sonra, bir duruşmayı izleme şansımız oldu. Farklı bir deneyimdi çünkü hiçbir şekilde konuşmaları duyamıyorduk. Daha sonra ise aynı gün içerisinde Amsterdam’a geçtik.
Amsterdam’da serbest zaman geçirdik. Buraya ilk kez gelmiyordum ancak ilk gelişimden daha farklıydı. Şehirde eksik kalan yerleri tamamlamış oldum. Amsterdam’ın en güzel yanı Van Gogh müzesini ziyaret etmek, arkadaşlarımız ile sokaklarda kaybolup 34.000 adım atmaktı. Hayatımdaki en güzel deneyimlerden biri oldu.
Son olarak bu başarı için ekip arkadaşlarım Hüdanur Aygut’a, Yasin Ataç’a ve Osman Orhan’a; İnsan Hakları dersinin bize kattıklarından dolayı Marmara Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku kürsüsüne ve sorularımızı yanıtsız bırakmayan Yard. Doç. Dr. Tolga Şirin ile Öğr. Gör. Hülya Dinçer’e; aynı zamanda bu güzel ödül için Raoul Wallanberg Enstitüsü’ne çok teşekkür ederim.
Kardelen Ateşci